25 Şubat 2015 Çarşamba

İletişim Teknolojileri

Bilgiyi en hızlı ve en kolay yoldan iletmek, bilim ve teknoloji dünyasının bütün bileşenleriyle paylaşabilmek için iletişim teknolojilerine ihtiyaç duyarız [5]. Özdemir ve Taşdemir (2011) iletişim teknolojilerine olan gereksinimin doğuşunu şu trajik hikâye ile özetlemektedirler:
“MÖ 490 yılında Ege Denizi kıyılarında, Maraton isimli kasaba yakınlarında gerçekleşen savaşı Yunanlıların kazanması üzerine yola çıkan ve 40 kilometrelik koşusunu tamamlayarak Atina’ya ulaşan asker ‘kazandık’ mesajını ilettikten sonra ölmüştür.” [1]
Uzak mesafedeki insanlar arasındaki iletişimin ilk olarak ses veya duman vasıtası ile yapıldığı bilinse de, Morse 1835’de elektrik sinyallerinin bir kablo boyunca taşınabileceğini ispatlayarak Morse alfabesini geliştirmesi, iletişim ile teknolojinin buluştuğu yer olarak düşünülebilir. Telgrafın daha ileri boyutlara taşınması ise 1913’de Western Union şirketi tarafından geliştirilen çoklamanın, tek bir telgraf hattı üzerinden aynı anda 8 mesaj geçebilmesini sağlaması olmuştur [2].
Diğer yandan fotoğrafın icat edildiği dönemde (1839) bisiklet, buharlı gemi, demiryolları, otomobil ve uçak insanların kullanımına sunulmuştur. 1876’da telefonun patentini alan Alexander Graham Bell, bu teknolojinin evlere müzik, haber ve hatta kamusal iletişimde önemli görülen enformasyonu taşıyabileceğini düşünmüştür ancak bu tip bir yayıncılık için radyoyu beklemiştir. Daha sonraları (1877) görüntüleri sabitleyen fotoğraf gibi insan sesini ve müziği sabitleyen fonograf adı verilen cihaz icat edilmiştir.  [3].
Radyo teknolojisi 20. yüzyılın hemen başlarında ortaya çıkmış ancak I. Dünya Savaşı bu teknolojinin gelişimini yavaşlatmış, ilk düzenli radyo yayınlarının başlaması 1920’leri bulmuştur. Aynı şekilde televizyon teknolojisinin 1930’larda başarılı denemeleri yapılsa da II. Dünya Savaşı nedeniyle televizyonun yaygınlaşması 1950’lerde gerçekleşmiştir [3].
İnternet teknolojisinin doğuşu ise 1969 yılında Amerika Birleşik Devletleri İleri Araştırma Projeleri Ajansında (ARPA) kurulan bilgisayar ağına dayanmaktadır (ARPANET). Bu ağ ile üniversitelerde yürütülen araştırmaların askeri ihtiyaçların karşılanmasında kullanılması amaçlanmıştır. 1990’da ARPANET teknik açıdan eski olduğu gerekçesiyle kullanımdan kaldırılmış, böylece internet özellikle 1990’ların ikinci yarısında askeri bir çevrenin içinden çıkarak hızla yaygınlaşmıştır. Bunun yanısıra 1990’larda kullanıcıların çoğunun kullanmak zorunda olduğu düşük hızlarda çalışan telefon çevirme sistemleri (dial-up), 1990’ların ikinci yarısından itibaren yerini kablo modem ve DSL (digital subscriber line) modem gibi geniş bant uygulamalara bırakmış, bu teknolojiler internetin yaygınlaşmasına büyük katkı sağlamıştır. Böylece 1995 yılına gelindiğinde internet dünya çapında geniş bir kullanım sayısına ulaşmıştır [3]. İnternet günümüzde, akademik/bilimsel içerikli web sayfalarından çevrimiçi flört sitelerine, bilgisayar oyunlarından haber portallarına hür türlü içeriğe ulaşılabilen görünürde sınırsız bir alan haline gelmiştir [4]. İnternet, akıllı cihazlarla ve televizyonla birlikte kullanılarak çağımızın en önemli iletişim araçlarından biri haline gelmiştir.
VoIP, telefon şebekeleri ile yapılan ses iletişimi yerine, sesin IP paketlerine dönüştürülerek IP tabanlı şebekeler üzerinden veri halinde iletilmesi hizmetidir.  VoIP’nin avantajlarından bazıları; çok düşük bir iki taraflı yatırımla normal telefon kalitesinde eş zamanlı internet ortamında ücretsiz görüşme olanağı sağlaması, uluslararası ve şehirlerarası telefon görüşmelerini çok düşük maliyetle yapmayı sağlaması, faks çekilebilmesi ve sesi sıkıştırarak şifrelediğinden dolayı dinlenmesinin mümkün olmamasıdır. VOIP'in kabul görmesi teknoloji standartlarının geliştirilmesine bağlı olarak yaygınlaşabilir. Çünkü standartlar geliştirilmediği sürece kullanıcılar, yeni teknolojilere ait cihazları almakta isteksiz davranmaktadırlar. Bu yaygınlaşma ile birlikte birçok alanda kullanılabilecek olan VoIP, etkileşimli eğitim hizmetleri için de ekonomik bir altyapı imkânı verebilir [5].
Kaynak:
[1] Özdemir, F.B., Taşdemir B. (2011). 2. Hafta: İletişim Teknolojilerinin Gelişimi I. http://www.acikders.org.tr/course/view.php?id=97 Ziyaret Tarihi:25.02.2015
[2] Bruno, L.C. (2009). The invention of the telegraph. Manuscript Division, Library of Congress. http://memory.loc.gov/ammem/sfbmhtml/sfbmtelessay.html Ziyaret Tarihi:25.02.2015
[3] Özdemir, F.B., Taşdemir B. (2011). 2. Hafta: İletişim Teknolojilerinin Gelişimi II. http://www.acikders.org.tr/course/view.php?id=97 Ziyaret Tarihi:25.02.2015
[4] www.historyofthings.com/history-of-the-internet Ziyaret tarihi: 25.02.2015
[5] Alkan, M., Genç, Ö., Tekedere, H. (2006). Bilgi ve iletişim teknolojilerinin eğitimde kullanımı için alt yapı ihtiyaçları ve yeni iletişim teknolojileri.

23 Şubat 2015 Pazartesi

Dijital Uydu Teknolojileri

“DBS (Direct Broadcast Satellite) servisi; kullanıcılarda bulunan uydu antenlerine sürekli yayın yaparak veri ulaştıran bir sistemden oluşmaktadır. Sistem için; dijital uydu anteni, network kartı ve bir de servis sağlayıcıya ihtiyaç vardır. Dijital uydu sistemleri oldukça güvenlidir. Bundan dolayı; analog sinyallere göre daha az sinyal kontrolü yapılmaktadır. Sinyallerin kontrolü az olduğundan, uydu sistemler, 400 Kbps hızına kadar ulaşabilirler. Ancak download (veri alma) işlemindeki bu hıza rağmen upload (veri gönderme) için mutlaka bir analog modeme ve telefon hattına ihtiyaç duymaktadır. Bu da uydu sistemlerinde önemli bir dezavantaj olarak karşımıza çıkmaktadır. Maliyetine karşı sağladığı hızın çok yüksek olması ise en önemli avantajıdır. Bu açıdan bakıldığında Upload için pek uygun olmamakla birlikte download için ise iyi bir çözüm olarak görülmektedir.
 
 
 
Uydu sistemler tek yönde veri iletebilir. Yani bu sistemler yalnız kullanıldığında sadece download yapılabilir. Veri göndermek için ise bir başka bağlantıya ihtiyaç vardır. Bu; bağlantılar;  Dial-up, kablo modem, ISDN veya benzeri başka bir bağlantı olabilir. Bu ikinci bağlantı bu durumda sadece veri gönderme işlemi için kullanılır. Veri alma yine uydu aracılığı ile yapılacaktır. Servis sağlayıcıya  (ISS) bağlanan kullanıcı istediği bilgiye ulaşmak için servis sağlayıcıdan veri talebinde bulunacaktır. Yapılan bu veri talebi ISS aracılığı ile internet ortamına iletilerek, kullanıcının talepte bulunduğu bilgiyi sunan WEB sunucusuna iletilir. WEB sunucusu ise bu talebi; bilgiyi sunan birimin Network İşletim Merkez (NİM)'ine gönderir ve istenilen bilgi internet ortamından direkt olarak uyduya gönderilecek ve kullanıcıda talepte bulunduğu bilgiyi çanak anteni vasıtasıyla uydudan alacaktır. Tüm bu işlemlerde bilgi talebinde bulunma işlemi için çok yüksek bir hıza gerek yoktur. Bu yüzden normal bir dial-up bağlantı bu işi rahatlıkla görebilir. Ancak veri alma işleminde 400 kbps ve daha yüksek hızlara ulaşabilme çok iyi bir avantajdır. Şekil 4’te bu işlemlerin gerçekleştirilmesi anlatılmıştır” [1].

Kaynaklar
[1] Alkan, M., Genç, Ö., Tekedere, H. (2006). Bilgi ve iletişim teknolojilerinin eğitimde kullanımı için alt yapı ihtiyaçları ve yeni iletişim teknolojileri.